Kaza, 2 Mayıs’ta Sivas merkeze bağlı Kümbet Mahallesi Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı’nda meydana geldi. Kamil Yıldız idaresindeki araba, bulvar üzerinde yolun karşısına geçmeye çalışan Yiğit Kırak’a çarptı. Ağır yaralanan Kırak, kaldırıldığı Sivas Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Otomobilin şoförü Kamil Yıldız ise emniyetteki süreçlerinin akabinde tutuklanarak cezaevine konuldu. Kaza yerinde trafik gruplarınca yapılan çalışmalarda, yolda arabaya ilişkin 115 metre fren izi tespit edildi. Yıldız için 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Bilinçli taksirle adam öldürme’ suçlamasıyla dava açıldı. Davanın birinci duruşmasına, Yiğit Kırak’ın ailesi ve avukatları ile sanık yakınları ve avukatı katıldı.
‘HIZI YANLIŞ HESAPLAŞMIŞLAR’ DEDİ, BERAAT İSTEDİ
Davanın birinci duruşmasına tutuklu bulunduğu Sivas E Tipi Ceza İnfaz Kurumu’ndan SEGBİS ile katılan Yıldız savunmasında, “Olay tarihinde daha öncesinde de çok sık olarak kullandığım Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde ilerliyordum. Orada radar uygulaması olduğunu bildiğimden ötürü suratım 60-70 kilometre civarıydı. Rampa aşağı indiğim sırada yolun ortasında birkaç çocuk gördüm. Çocuk bir anda yola atladı, ben fren yapıp durmaya çalıştım. Hatta fren üzerine lastiklerden duman dahi çıktı. Ayrıyeten belirtmek istiyorum ki benim frene bastığımı görmesine karşın çocuklar yola çıktılar. Frenlememe karşın kurtaramadım. Evvel aracın tamponuna daha sonra camına çarptı. Ben de biraz ilerde durabildim. 41 metrelik fren aralığı benim çarpışmadan evvelki frene bastığım yerden itibarendir. Eksper raporunda tespit edilen 129 kilometre sürat hakikat değildir. Orada eğim yanlış hesaplanmıştır. Eğim hakikat hesaplandığında benim suratım o prosedüre nazaran 101 kilometre falan çıkardı. Yokuş aşağı gittiğinden ötürü aracın ne kadar hızlandığını bilmiyorum. 101 kilometre civarı da gidiyor olabilirim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Tahliyemi ya da beraatını talep ediyorum” diye konuştu.
“ÇOK SÜRATLİ BİR BİÇİMDE RAMPADAN İNDİĞİNİ GÖRDÜM”
Mahkemede şahit olarak dinlenen olay yerindeki esnaf Aykut Çoraközü ise “Fren sesini duyup baktığımda bir anda çarpışmayı gördüm. Fren sesinin çabucak akabinde bir çarpışma oldu. Anladığım kadarıyla sanığın kullandığı araç çok süratli ilerliyordu” dedi.
Diğer bir şahit Muhammet Sefa Göçer de şunları söyledi:
“Olay günü sanığın kullandığı aracın çok süratli bir formda rampa aşağı indiğini gördüm. Hatta ben yavaş gitmesi için elimle işaret bile yaptım. Ancak beni fark etmedi. Esasen bir anda da kaza sesi oldu. Biz de gidip müdahale ettik. Ben çocuklara vurduğunu gördüm fakat çocukların yola çıktığı anı net olarak görmedim. Refüje yanlışsız geçtiklerini gördüm. Ben çocukların karşıdan karşıya geçerken birbirlerini çekiştirme üzere bir hareketlerini görmedim. Olağan bir formda karşıya yanlışsız geçiyorlardı.”
Tanık Serkan Doğan ise tarafları tanımadığını belirterek, “Olayın gerçekleştiği yerde oturuyorum. Sanığın kullandığı araç olağan bir süratle rampa aşağı iniyordu. Suratı 60-70 kilometre civarında diyebilirim. Frene ve kornaya bastığını gördüm. Çocuklar korna ve fren sesi üzerine yola yanlışsız baktılar. Aracı gördüler ancak çarpışmaya 7-8 metre kala yola çıktılar” sözünü kullandı.
Tanıkların dinlenmesinin akabinde hakim, Kamil Yıldız’ın tutuklu geçirdiği süreyi dikkate alarak, tahliyesine karar verdi.
“YİĞİT İÇİN ADALET İSTİYORUM”
Tahliye kararına reaksiyon gösteren Yiğit Kırak’ın annesi Gül Kırak, şu sözleri kullandı:
“Kaza yerine gittiğimde 115 metre bir fren izi vardı. Bu görgü şahitleriyle ve kamera kayıtlarıyla sabittir. Şahitlerin sözüne nazaran herkes çok süratli geldiğini söylüyor. Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı’nın görüş açısı zati çok açık. Oradan geçen herkes önünü çok rahatça görebilir. Şahitlerin söylediğine nazaran ve kaza tespit raporlarında oğluma çarptıktan sonra 115 metre fren izi ölçülüyor. Oğluma çarpıyor ve sonrasında kaçmaya da çalışıyor. Hiçbir biçimde oğluma bakmak, ambulansı aramak aklına gelmiyor. Birinci aklına gelen şey aracına binip kaçmak. 115 metre ölçülen fren izine karşın kendisi 65-70 kilometre süratle gittiğini tez ediyor. Lakin dediğim üzere hem şahitlerin verdiği tabir hem de tutanak onun tabirini doğrulamıyor. Uzman raporunda aracın 129 kilometre sürate sahip olduğu tespit edildi. Kendisi tabi ki bunu inkar ediyor. Biz 3 kişilik bir aileydik. Yiğit benim tek çocuğumdu. 14 yaşına bile daha girmemişti. En azından karar duruşmasına kadar sanığın içeride kalmış olmasını isterdim. Esasen içimiz yanıyor. Bu haberle birlikte daha çok üzüldük. Yiğit için adalet istiyorum. Bunun ismine kaza deniyor. Bence cinayet bu. Bir çocuğun vefatına sebep olmanın cezası yalnızca 4 ay kadar içeride kalmak olmamalı.”