Türkiye’nin yerli ve ulusal savunma sanayii her geçen gün üzerine koyarak ilerlemeye devam ediyor. Son periyotlarda bilhassa balistik füzeler ve seyir füzelerinde ulusal imkanlarla hayli aktif tahliller ortaya koyan Ankara, bu alanda vites yükselterek devam edeceğe benziyor.
Üzerindeki sır perdesi şimdi kalkmayan Ulusal Seyir Füzesi Gezgin’e geçtiğimiz günlerde Rize’deki test atışına tanıklık ettiğimiz Tayfun balistik füzesi eklenmiş ve önemli ses getirmişti. Tayfun’un yankıları sürerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir programda kamuoyuyla birinci kere paylaşılan yeni bir ulusal füzeden bahsetti.
“Tayfun’un menzili 561 kilometre. Onu daha da artıracaklar.” diyen Erdoğan, “Tabii bu 561 kilometre, Yunanlıları ürkütmeye başladı. Atina bu menzilin içinde diye. Cenk ve Gezgin füzeleri üzere daha nicelerinin muştularını vakti geldikçe vereceğiz” cümlesiyle Cenk’i resmen duyurmuş oldu.
GEZGİN VE TAYFUN FÜZELERİNDE SON DURUM
Türkiye’nin birinci ulusal seyir füzesi Gezgin için ROKETSAN ve TÜBİTAK SAGE’nin çalışmaları devam ediyor. Her ne kadar Ukrayna’daki savaş nedeniyle projede yavaşlama olacağı argüman edilse de sürece hakim isimler bu türlü bir sorunun yaşanmadığını açıklamıştı.
TRT Haber’den Sertaç Aksan’ın haberine nazaran, proje son derece başarılı bir formda ilerliyor. Kritik evrelerin geçildiği Gezgin seyir füzesi tamamlandığında Türkiye için çok büyük bir güç olacak. Gezgin projesinde hangi motorun kullanılacağı konusu şimdi net değil. Lakin tekrar bir Türk firması tarafından üretilen motorun kullanılması bekleniyor.
Tayfun ise kamuoyuna şimdi yansıyan ve menzili dışında teknik özellerinin çok da duyurulmadığı bir balistik füze. Birinci günlerde füzenin menziliyle ilgili farklı söylentiler çıksa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Menzili 561 kilometre. Onu daha da artıracaklar” cümlesi hem mevcut durum hem de yakın gelecekteki mümkün çalışmalar için anahtar niteliğinde.
CENK’İN BALİSTİK FÜZE OLMASI KUVVETLE İHTİMAL
Gezgin, Tayfun ve Cenk için bilgiler hayli kısıtlı. Lakin burada asıl üzerinde durulması gereken mevzulardan biri de Türkiye’nin bu bilgileri açıklıyor oluşu… Olağan kaidelerde ülkeler bu çeşit kabiliyetlerini mümkün olduğu kadar saklamayı tercih eder. Türkiye ise kısa müddette açıkladığı füzelerle genel yol haritasının dışına çıktı. Pekala bu neden kıymetli?
Savunma Sanayii Araştırmacısı Yusuf Akbaba ile bu sorunun karşılığı aradık lakin evvel Cenk ile ilgili beklentileriyle başladık.
Tayfun ve Gezgin ile birlikte anıldığı için Cenk’in de bir balistik füze olduğuna dair beklentisi var Akbaba’nın. “Bu bir bilgi değil. Yalnızca tüme varım” dedikten sonra muhtemelen Tayfun’dan farklı özellikler taşıdığı için Cenk’in yeni bir isimle adlandırıldığından bahsediyor.
“MENZİLİYLE DEĞİL GÜDÜM KABİLİYETİYLE ÖNE ÇIKACAK”
Türkiye’nin Kara Atmaca ve SOM üzere seyir füzeleri üzerinde çalıştığını, supersonic füzelerle ilgili de Ankara’nın bir grup projeleri olduğunu anımsatan Akbaba, “Herkes daha uzun menzil bekliyor lakin ben menzilden çok Cenk’in güdüm yeteneğiyle öne çıkabileceğini düşünüyorum. Tayfun sahip olduğu menzille, Cenk güdüm yeteneğiyle konuşulabilir” tabirini kullanıyor.
“ANKARA DÜŞMANLARINA NET BİR BİLDİRİ VERİYOR”
Yusuf Akbaba da füzelerin teknik bilgilerinden fazla açıklandıkları vakit aralığına dikkat çekiyor. Bir yanda Ukrayna-Rusya savaşının yaşandığını, Pasifik’te tansiyonun güzelce yükseldiğini ve nükleer füze atılması riskinin gündemden düşmediğini hatırlatıyor.
Türkiye’nin bu türlü bir ortamda çok uzun menzilli ve tesir kıymeti yüksek ulusal füzeler açıklamasının ehemmiyetine değiniyor Akbaba ve kelamlarını şöyle tamamlıyor:
“Normal koşullarda ülkeler bu çeşit kabiliyetlerini çok açıklamaz. Maksat düşmanın sizin elinizde ne olduğunu tam olarak kestirememesidir. Tabi ki sizin çalıştığınız füzelerin ne olduğuna dair bilgi toplayabilirler fakat hangi evrede olduğunuzu net halde söylemezsiniz. Buna ‘sürpriz unsuru’ deniliyor harp alanında.
Gelinen nokta itibariyle Türkiye’nin daha farklı bir prosedür izlediğini görüyoruz. Daha Tayfun’un dumanı tütüyorken bu kere de Cenk’i duyduk. Ülkemizin daha evvel bu derece kısa aralıklarla böylesine kritik füzeleri duyurduğu bir devir anımsamıyorum.
Ben, Türkiye’nin ‘yakın tehdit’ algısıyla hareket ettiği kanaatindeyim. Bu ‘bir ülke bizim için tehdit oluşturuyor’ manasına gelmiyor. Hasmane tavırlarını bir adım öteye götürüp ‘agresif düşmanlık’ boyutuna taşımak isteyen ülkeler var. Dünyanın geldiği durum ortada. Tüm bunları alt alta koyunca Ankara elindeki kritik kabiliyetleri açıkça duyuruyor ve bir biçimde ‘ön alıyor’ diyebiliriz.
Hem Gezgin hem Tayfun hem de Cenk’in ülkemiz için çok önemli çarpan güç olacağına inanıyorum. Türk savunma sanayii firmalarının devam ettirdiği projeler var. Kamuoyuna açıklananların yanı sıra geri planda hızla ilerleyen ve Ankara’nın elini çok güçlü bir pozisyona taşımasını beklediğim öteki kritik projeler de var. Umarım hepsi sırayla envantere girer…”