İyi Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, hakaret davalarında ceza alanlara getirilen siyasi yasağın ceza maddelerinden kaldırılması için kanun teklifi vereceklerini açıkladı. AKP’ye davette bulunan Kuvvetli, “Böylelikle hakaretten kaynaklanan siyasi yasağı ceza maddelerimizden çıkarma teşebbüsü başlatıyoruz. Gelin, dürüstçe sözünüzde durun; bu ülkenin demokrasi çıtasına, siyasetin demokrasi seyahatine mahzur tıkamayın. Birlikte, TBMM’de bu değişiklikleri yapalım. Geçmişte Sayın Erdoğan da bu hususta kıymetli bir ceza aldı. Hepsini kapsayacak bir biçimde kanun değişikliği bu” dedi.
Kürşad Zorlu, bugün İyi Parti Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Güçlü, özetle şunları söyledi:
“Bugün öğlen saatlerinde, taban fiyat sayıları Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı, 8 bin 506 TL olarak. Biz, İYİ Parti olarak, minimum fiyatın en az 9 bin 200 TL olmasını ve kendi sonuncu teklifimizin de 9 bin 600 TL olarak sizlerle paylaşmıştık. Ayrıyeten bu kapsamda üç ayda bir sayının güncellenmesi gerektiğini ve bu sayısı nasıl belirlediğimizi de sizlerle paylaşmıştık. Çünkü minimum fiyat, bu kadar hayat pahalılığının yüksek olduğu bir periyotta yalnızca geçen enflasyonu değil, önümüzdeki süreçte de gelmekte olan o hayat pahalılığını karşılayacak bir direnç düzeyine sahip olmalıdır. Bugün baktığımızda, sanki bu sayı nasıl belirlenmiştir, doğrusu bunun kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Yoksa Bakan Bey ‘7 bin 800 TL ankette çıkan rakamdır’ demiş ve Sayın Cumhurbaşkanı ‘700 lira da ben üzerine ekleyeyim, 8 bin 500 lira mı olsun’ demiştir.
“Farklı düzeylerde fiyat alan insanların bu fiyatlarındaki artışlarını nasıl sağlayabileceksiniz?”
Hangi ölçütlere nazaran bu belirlenmiştir ve bu sayı hakikaten önümüzdeki süreçte meselelerin ortadan kalkması ismine nasıl bir tesir gösterecektir; bunlar irdelenmeye muhtaç mevzulardır. Asıl değerlisi, taban fiyatın düzeyinden daha değerli olan şey, bu kadar fazla insanımızı ilgilendiriyor olmasıdır. Bu, Türkiye’nin geldiği ekonomik yıkımın çok net bir göstergesidir. Bugün fiyatlı kesitin aldığı fiyata bakıldığında, taban fiyatın 1,05 katından az fiyat alanlar, toplam fiyatlı kesitinin yüzde 44’ü, 1,5 katından az alan ücretliler ise yüzde 68 düzeyine gelmiştir. Öteki bir sorun doğmaktadır. Minimum fiyatı belirlediniz, pekala farklı meslek kümelerinde farklı düzeylerde fiyat alan insanların bu fiyatlarındaki artışlarını nasıl sağlayabileceksiniz? Bu türlü bir durumda minimum fiyat, ortalama fiyat düzeyine ve hatta üzerine çıkıp, pek çok insanımızın ömür şartındaki standart bir düzeye gelmektedir.
“En düşük emekli maaşının minimum fiyat düzeyine getirilmesi lazım”
Örneğin emeklilerimiz, bugün nitekim feryat içerisindeler. Acilen en düşük emekli maaşının minimum fiyat düzeyine getirilmesi lazım. Bu insanlarımız bu türlü bir hayat pahalılığında nasıl yaşayacaklar? Asıl acıklı tablo temelinde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın o küfe benzetmesinde yatmaktadır. Bize nazaran asıl küfe, bugün milletin sırtındadır. O küfenin içerisinde ne vardır derseniz; AK Parti’nin bilhassa son periyotta uyguladığı yanlış iktisat siyasetleri; geçiş garantili, artık kabul edilebilir düzeyin dışına çıkmış uygulamalar, israf, 3-5 maaşlı yandaşlar sistemi; bütün bunlar milletimizin sırtındaki küfededir ve artık bu küfe küflenmektedir. Ülkemizin her yanına adaletsizlik, liyakatsizlik ve hayat pahalılığını saçmaya devam etmektedir. Hasebiyle milletimiz geçmişte pek çok yükü taşımıştır ancak bugün milletimize reva görülen bu yük, sahiden taşınabilir durumda değildir.
“Çünkü sorunun kendisi, AK Parti’nin yanlış iktisat politikaları”
Bu iktidar birinci iktidara geldiğinden itibaren o gün doğmuş arkadaşlarımız, bugünün gençleri, 20’li yaşların üzerine çıkmıştır. Onların hayat şartıyla ilgili örneği vermek istiyorum, istatistiklerden yola çıkarak. Bugün üniversiteyi yeni bitirmiş ve tam vakitli çalışan 25 yaş altı gençlerin ortalama fiyatı ne kadar? Özel bölüme kayıtlı olarak çalışanların 2014 yılında taban fiyatın 1,28 katıyken geçen yıl 0,93’üne denk geliyor. Yani işe yeni başlamış gençlerin eline geçen, fiyat minimum fiyatın altında. Yalnızca bu gençleri düşünsek bile İstanbul’da yaşayan bu genç arkadaşımız, ortalama kiralar üzerinden hesap ettiğimizde eline, kira bedelini düştüğümüzde 3 bin 110 lira üzere bir sayı kalıyor. Gençlerimize gösterilen reva bu olmamalı ve süratle ülkemizde üniversite mezunu gençlerimizin taban fiyat düzeyindeki fiyat skalası ağırlaşmakta, bu da hakikaten insanlarımızın hayatını idame ettirmesinde büyük bir sorun haline geliyor. Zira sorunun kendisi, AK Parti’nin yanlış iktisat siyasetleri.
“Hukuki değil siyasi bir dava haline gelmiş durumda”
İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Sayın Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük ceza ve siyasi yasak getirilmesi konusu, bildiğiniz üzere siyasi iktidarın farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda, evvel istinaf sonra Yargıtay süreci var malumunuz. Bu cezanın onanmasına yönelik bir eğilimi de işaret ettiklerini de söylemek mümkün. Bu sorumsuz açıklamaların elbette bir nedeni var. Zira bu, tüzel değil siyasi bir dava haline gelmiş durumda. 16 milyon insanın iradesini yok sayan, bu türlü bir kelam karşısında bir siyasi yasak verilmesi teşebbüsü, sahiden büyük bir hukuksuzluk ve vicdansızlık temelinde. Bize nazaran bu, bir siyasi partinin ya da yaklaşmakta olan seçimin konusu olmanın da ötesinde, dünya karşısında bizim bilhassa özgürlükler endeksinde, demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda esasen yıpranmış, geriye gitmiş durumumuza daha da olumsuz bir tesir yapacaktır.
“Hakaretten kaynaklanan siyasi yasağı ceza maddelerimizden çıkarma teşebbüsü başlatıyoruz”
Biz, buradan bir davet yapmak istiyoruz. Dün, bildiğiniz gibi bir AK Parti milletvekili de gerekirse kanun değişikliğiyle siyasi yasağın ortadan kaldırılabileceğini söylemişti. Sayın Genel Başkan’ımızın talimatlarıyla bu mevzuda hukukçu arkadaşlarımız bir çalışma gerçekleştirdiler ve biz bu hususta az sonra kanun teklifimizi TBMM’ye veriyoruz. Kanun teklifimizde, TCK’nın 125, 130, 131 ve 299’uncu unsurlarında kimi değişiklikleri öngörüyoruz, cumhurbaşkanına hakaret cürmü da dahil olmak üzere. Zira çok yeterli bilinmektedir ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) çok açık ve net kararları vardır bu hususta ve böylece hakaretten kaynaklanan siyasi yasağı ceza maddelerimizden çıkarma teşebbüsü başlatıyoruz.
“İşte hukuk, işte ulusal irade, işte kanun teklifimiz ortada”
Gelin, dürüstçe sözünüzde durun; bu ülkenin demokrasi çıtasına, siyasetin demokrasi seyahatine mani tıkamayın. Birlikte, TBMM’de bu değişiklikleri yapalım. Geçmişte Sayın Erdoğan da bu hususta kıymetli bir ceza aldı. Hepsini kapsayacak bir formda kanun değişikliği bu. İstiyoruz ki bundan bu türlü ülkemiz bu ayıba ortak olmasın, bu türlü bir tabloyla da dünyanın karşısına çıkmayalım ve en kıymetlisi de 16 milyon İstanbullunun iradesini de bu formda hiçe sayan bir sürecin kesimi olmayalım. İşte hukuk, işte ulusal irade, işte kanun teklifimiz ortada.
“Orantısız ve siyasi saiklerle verilen bu ceza metodunu, basın özgürlüğüne karşı çok önemli bir atak olarak nitelendiriyoruz”
Seçim yaklaşırken ‘muhalif medya’ olarak bedellendirilen kimi yayın organlarına verilen para cezalarının çok ağırlaştığını görüyoruz. Bu yıl itibariyle 15 milyon liralık ceza verilmiş. Biz, şunu ilkesel olarak tabir edelim; ölçüsüz, orantısız ve siyasi saiklerle verilen bu ceza metodunu, basın özgürlüğüne karşı çok önemli bir akın olarak nitelendiriyoruz. Umuyoruz ki bu hususta bu ölçüsüzlük devam etmez. Zira şayet demokrasiyi istiyorsak, bu mevzuda bir amacımız varsa ülkemizde tüm seslerin çıkabilmesi, milletimize ulaşabilmesi basının sorumluluğu altındadır. Bu bahisteki halimiz da bu formdadır.” (ANKA)