Seçimlere iki haftadan az bir vakit kala İstanbul’un Fatih ilçesinde seçmenin nabzını tuttuk. Siyasi partilerin Fatih’teki çalışmalarını azalttığı göze çarptı.
Meydanların boş bırakıldığı ilçede AK Parti 2018 seçimlerinde yüzde 47,81 oy alırken, CHP yüzde 23,45’ü bulmuştu. HDP ise yüzde 11,39 oy ile ilçede üçüncü parti pozisyonundaydı.
İstanbul Surları’nın içinde yer alan Tarihi Yarımada’da, İstanbul’un en kıymetli tarihi yapıları yer alıyor. Turizmin ağır olduğu ilçede yapılan döviz alışverişi de Türkiye iktisadına kıymetli katkı sağlıyor.
‘AK PARTİ’NİN 2015’TE BIRAKMASI GEREKİYORDU’
2015’ten sonra Sultanahmet ve Taksim’de düzenlenen bombalı taarruzlar nedeniyle bölgeye gelen turist sayısında düşüş gözlendi. Düşüşün akabinde 2018 ve 2019’da bir “toparlanma” sürecine girilirken bu defa pandemi başladı. Yaklaşık iki yıl süren pandemi periyodunda temas ve aralık kuralı gerekçesiyle restoran ve kafeler daima kapalı tutuldu.
Bu süreçte borçlanarak ayakta kalmaya çalışan Fatih’teki restoran sahipleri bu defa de doların artmasından ve hayat pahalılığından şikayetçi.
AK Parti’nin 2015’te bırakması gerektiğini söyleyen bir esnaf, 2015’ten bu yana “gün yüzü görmediklerini” belirtti. Bölge esnafı daha evvelki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdiklerini ancak 14 Mayıs seçimlerinde CHP yahut Yeşil Sol Parti’yi destekleyeceklerini ifade etti.
AK PARTİ SEÇMENİ BİRİNCİ SEFER KAYBETMEYE HAZIR
Seçimlerde AK Parti’ye dayanağını açıklayan İsmailağa Cemaati’nin olduğu Çarşamba ve Hırka-i Şerif mahallelerini dolaştık. Burada konuştuğumuz AK Parti seçmeni, sandıkta “sürpriz” bekliyor. Erdoğan’ın kazanacağını lakin AK Parti’nin “Zarar göreceğini, Meclis çoğunluğunu kaybedeceğini’’ bekleyen seçmenler, ilk kez seçimi kaybetmekle karşı karşıya olduklarını ve buna hazır olduklarını ekliyor.
HDP ETKİSİ
Yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul’u almasında HDP’nin büyük bir rolü olduğunu hatırlatan AK Parti seçmeni Suat Acar, HDP’nin 14 Mayıs’ta Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini, bu nedenle AK Parti’nin kaybedebileceği görüşünün hakim olduğunu söyledi.
AK PARTİ SEÇMENİNDEN İKTİSAT RAHATSIZLIĞI
“Soğanın kilosu 30 lira mı olur?” diye soran Acar, AK Parti’nin iktisat siyasetini ise, “Çıkıyorlar ‘enflasyonu düşüreceğiz’ diyorlar ancak çarşıda pazarda değişen bir şey yok. Daima birebir şey. Biz emeklilere ne kadar artırım yapsa da piyasaya yapılan artırımdan ötürü bir manası kalmıyor” diye eleştirdi.
AK Parti seçmeni olduğunu söyleyen Fehmi Topaloğlu da halkın evvelden 100 lira ile pazara gittiğini fakat artık 1000 lira ile sokağa çıktığını belirtti. Hayat pahalılığının seçimlerde büyük bir tesiri olacağını tabir eden Topaloğlu, sandıktan “sürpriz” çıkabileceğini söyledi. Türkiye’nin gidişatının düzgün olmadığını anlatan Topaloğlu, “Zam, artırım, za, nereye kadar? Bana artırım yapmasın fakat 2 bin lira versin. Ne bu artırımlar ya? Erdoğan babamın oğlu değil, öbürleri de babamın oğlu değil. Ancak AK Parti’nin içi bozuk. Bir doygunluk var. Bir değişim olsun’’ dedi.
AK PARTİ SEÇMENİNDEN ERDOĞAN’A ‘BAY KEMAL’ YANSISI: SEN NE ANLARSIN
Açıklamalarına rağmen Erdoğan’a oy vereceğini yineleyen Topaloğlu, Erdoğan’a “kızgın” olduğunu da ekledi. Erdoğan’ın Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Bay Kemal” diye hitap etmesinden ve daima Kılıçdaroğlu’na “yüklenmesinden” rahatsız olduğunu anlattı: “İkide bir ‘Bay Kemal sen bu işten anlamazsın, sen iki keçiyi güdemezsin’ diyor. Pekala sen ne anlarsın? O da bir şahsiyet o da bir parti başkanı. Niçin o denli diyorsun? Bunlar gereksiz laflar.”
Fehmi Topaloğlu (sağda), Suat Acar (ortada) ‘ERDOĞAN KILIÇDAROĞLU’NUN ÇOK ÜSTÜNE GİDİYOR
Topaloğlu’nun söylediklerini destekleyen ve değişimden yana olduğunu belirten Suat Acar, “Çok dikkat ediyorum, Alevilikten çok yükleniyor. Herkesin bir dini inancı var. Bir görüşü vardır. Kendisi de ‘Ben Aleviyim’ dedi, zati biliniyordu. Daima ‘Kılıçdaroğlu Alevi’ diye siyaset yapıyorlar. Bunların siyasete karıştırılmaması gerekiyordu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun üstüne gidiyor” dedi.
Biz sohbet ederken telefonuna gelen iletisi sesli okuyan Acar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Kocamustafapaşa’da yapacağı halk buluşmasında davet edildiğini öğrendi. Acar iletiye şöyle reaksiyon gösterdi: “Amma da çok ileti geliyor ya. Vallahi billahi ya. Bu iletilerden illallah ettik.”
HDP SEÇMENİNDE AHMET ŞIK RAHATSIZLIĞI
Buradan ayrılıp Aksaray Meydanı’na gittik fakat her seçimde partilerin çalışmalarını yaptığı meydanda partililerden kimse yoktu. Aksaray’dan sonra Kumkapı semtine uğradık. Semte girer girmez Yeşil Sol Parti’nin flamalarıyla karşılaştık. Burada görüştüğümüz esnafın büyük çoğunluğu “yenilikten” yana olduklarını, bu nedende bir oylarını Kılıçdaroğlu’na bir oylarını Yeşil Sol Parti’ye vereceklerini söyledi.
TİP’in seçimlere başka girmesinden ve TİP milletvekili adayı Ahmet Şık’ın HDP’ye yönelik kelamlarından rahatsız olduklarını, HDP’nin Emek ve Özgürlük İttifak’ından çekilmesi gerektiğini savunan esnaf, HDP’nin reaksiyon vermemesi nedeniyle “kızgın” olduklarını da lisana getirdi.
‘ASGARİ BİR HÜRMET BEKLERDİK’
Burada Kumkapı’da doğup büyüyen ve semtin değişimine yakından şahit olan Mardinli şair Azad Geşbûn ile tanıştık. Kumkapı sokaklarını Kürtçe anlatan Geşbûn, “Eminönü Belediyesi’ni Kürtler kazanacaktı. Fakat bunu fark ettikleri için Eminönü’nü Fatih’e bağladılar” dedi. Devletin Kumkapı’da başka bir siyaset yürüttüğünü savunan, Geşbûn, “Burada Kürtler yoğunlukta. Evvel buraya uyuşturucu girdi, sonra fuhuş girdi. Her gün silahlar patlıyor. Bugün tekrar birini öldürmüşler. Restoranlara, yerlere çöküyorlar. Bu yüzden çocuklarının bu ortamlarda yaşamasını istemeyen aileleri burayı terk etti. Bu semtte HDP her vakit birinci partiydi. Lakin HDP’nin burada güçlü olmasını istemiyorlar” dedi.
Azad Geşbûn “Burada kiminle konuşsam HDP’den şikayetçi” diyen Geşbûn, kelamlarına şöyle devam etti: “Ben, ailem, etrafım, mahalle rahatsız lakin yeniden partimize oy vereceğiz, moralimizi bozmayacağız. HDP Kürt olan isimlere daha fazla yer vermeli. Zira TİP ve Ahmet Şık’ın yaptıklarını kabul etmiyoruz. En azından minimum bir hürmet beklerdik. Türk olan vekillerin, bize bu formda davranmasını kabul etmiyoruz. Evi yakılan, köyü yakılan, lisanı yasaklanan acılarımızı bilenler daha tartıda olmalı. Biz ne için buralara geldik. Meskenimiz yıkıldı, köyümüz yakıldı. Anadilimiz yasak. Her gün operasyonlarla bizi içeri alıyorlar. Temsilcilerimiz cezaevinde. Bu beşerler niçin İstanbul’da, neden batıda bu kadar çok Kürt var? Türk olan vekillerin bunları bilmesi gerekiyor. Buna nazaran hareket etmesi gerekiyor. Tüm bunlar yetmiyormuş üzere bize faşist diyorlar.”